7 Eylül 2009 Pazartesi

Cinlerle İlgili Hikayeler #7

The World of Jinn

Cinlerle İlgili Hikayeler #7

Cinlerin Laneti

Dayım, bu olayı bana anlattığı zaman inanın tüylerim diken diken oldu ve o kızcağıza gerçekten de çok acıdım. Annem, 20'li yaşlardayken sevdiği bir arkadaşı varmış; Vildan. Ama Vildan, diğer arkadaşları gibi gezmekten, eğlenmekten hoşlanmazmış. Çok içine kapanık biriymiş. Cinler , periler ve doğa üstü olaylara çok meraklıymış. Arkadaşları tarafından ne kadar uyarıldıysa da bu merakından vazgeçememiş ve her şey, o yaz gecesi başına gelmiş Vildan'ın.

Arkadaşlarının anlattığına göre o gün, her zamankinden fazla meşgul olmuş cinlerle. Sık sık o "üç harflilerin" adını söylemiş. Gece olunca her zamanki gibi yatağına yatmış, uyumayı beklerken aniden çığlık atmaya başlamış. Annesi ve babası, odasının kapısını açmaya ne kadar uğraştılarsa da yapamıyorlarmış. Babası, koşup alt kattaki yangın söndürme aletini almış, kapının camına geçirmiş; ama o ve yangın söndürme aleti, lastik top gibi geri fırlamış ve duvara çarpmışlar. Bir türlü içeri giremiyorlarmış. Vildan ise içeriden; "Rahat bırakın beni. Sizinle hiçbir yere gelmeyeceğim." diye bağırıyormuş. İçeride neler olduğunu merak eden anne-babası; "Kızım neyin var? Kim sana kötülük yapıyor? Kiminle konuşuyorsun?" diye sormuşlar. Vildan da; "Yardım edin, kapımın altından küçük küçük adamlar giriyorlar. Benden onlarla birlikte gitmemi istiyorlar. Gitmek istemiyorum. Kurtarın beni!" diye çığlık atmış ve bunlar onun son sözleri olmuş . Kızın cesedi, arka bahçede bulunmuş. Gece, kendini yazlığın en üst katında bulunan odasının penceresinden atmış...

Gece Adamı (Cin)

Abdulcelil Efendi, atıyla Cumhuriyet köyünden Diyarbakır'a gelmiş. Fakat akşama kaldığı ve vakit geç olduğu için şehir surlarının dört kapısından üçünü kapalı bulmuş. En son Dağ Kapı'sı kapanırmış. Oraya yetişmek için atını hızla Urfa kapıdan Dağ kapıya sürmüş.Bu iki kapı arasındaki alanda eskiden bir mezarlık varmış. Bu mezarlığın yanından geçerken arkasından bir ayak sesi duymuş Bir de bakmış ki ayakları yerde başı gökte bir korkunç yaratığın arkasından gelmekte olduğunu görmüş.hızla gelip kendini Dağ Kapı'sından içeri atmış,fakat korkudan bir hafta sonra ölmüş. (Diyarbakır)

Kepoz (Cin)

Hacı Yusuf Efendi'nin cins bir atı varmış. Her sabah, bu atın son derece bitkin olduğunu görüyormuş. Geceleri birinin ona binerek koşturduğunu anlamış. Bir akşam, atın sırtını çok yapışkan olan bir madde ile sıvamış. O gece gelen cin, atın sırtı sıvandığı için kaçamamış ve ertesi sabah yakalanmış. Bu kocaman memelerini omuzlarına atmış; uzun, dağınık saçlı ve iri yarı bir kadın kılığındaymış. Hacı Yusuf Efendi, hemen onun saçından bir parça keserek saklamış. Böylece cin o evin kölesi olmuş ve altı buçuk yıl bu eve hizmet vermiş. Birgün evdeki kadınlar, hamama gitmişler. Evin altı aylık bebeğini de cine bırakmışlar. Cin, onlar hamamdayken evin her yerini arayarak saçını bulmuş. Altı aylık bebeği de kaynayan süt kazanına atarak hamama gitmiş. Orada yıkanan ev sahibi kadına; "Saçımı buldum, artık özgürüm. Bebeğinizi de kaynayan süt kazanına atarak öldürüp beni yıllarca köle yapmanızın intikamını aldım." demiş ve ortadan kaybolmuş.(Diyarbakır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder